Sabah gazetesinde "ağız kokusu kanserin habercisi mi? başlığında sansasyonel bir haber çıkmış ve ortalığı karıştırmış. Haberin içerisinde benden alıntı bazı rakamlar bulunmaktadır, bazı kısımları dayanaksızdır, bazı kısımları mevcut bilgiyi yanlış yorumlayarak hazırlanmıştır, geri kalan kısımları ise doğru olmaktan epey uzaktır.
Bu konuda sık soru geliyordu genele açıklamkta fayda gördüm:
Bazı hastalıkları nefes gazlarının profilinden erken yakalamak belki mümkün olabilir fakat bunun için binlerce nefes gazının içerisinde hangi gazları aradığını bilmek gerekir ve çooooook çok küçük konsantrasyonda gazları tespit edebilecek teknolojik düzenek bulunması gerekir. Bu cihazlar oda büyükliğünde olup eğitimli personel tarafından kullanılır. Nefes gazı kondanse edilip uygun ortamda taşıyıcı atom ile bombardıman edilip verdiği ışımanın spektral analizi yapılır. Karbon sayısı belirlenir ve molekülün yapısı böylece tespit edilir.
Benim bildiğim 2 merkez nefes gazlarını kondanse edip 3000 den fazla gazı pikogram seviyesinde hassas bir şekilde listeyebiliyorlar. Bu liste içerisinde ilk 20 sırada bulunan gazların bazı hastalıkları ifade ettiği yolunda bazı iddialar bulunmaktadır.
Örneğin veremli hastaların nefeslerinde Dodecane ve Cyclohexane gazları ilk 3 sıraya yerleşir. Astım hastalarında nefesteki IL-4, IL-6 gazları 2.5 pikogramdan yüksektir. Akciğer kanserinde keton, aldehit, alkol 145 ppb nin üzerine çıkar. Meme kanserinde Cyclopropane, ethylidene ve Pentadiene ilk 3 sırada bulunur. Kanserde bulunan ayni gazlar kalp krizinde de yükselir. Hamile kadında Undecane, methyltridecane gazları yükselir. Diyabette 2250 ppb aseton oluşur. Methylbutane gazı şizofreni hastalarında görülür. Metillenmiş oktan gazı kalp yetmezliğinde yükselir.
-M
|