|
|
Söyleyeceklerim var | |
Ağız Kokusu | GENEL AĞIZ SAĞLIĞI soru ve cevapları | Söyleyeceklerim var |
Konu: FARMAKOLOJİ & Akılcı İlaç Kullanımı | |
Yazar | Mesaj |
bir hayalim var
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 14-Ekim-2013 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 231 |
Konu: FARMAKOLOJİ & Akılcı İlaç Kullanımı Gönderim Zamanı: 16-Şubat-2015 Saat 23:18 |
Farmakoloji kısaca ilaçların insan vücudunda yaptığı etkiyi inceleyen bilim dalıdır. Bir ilaç piyasaya çıkmadan önceki dönemlerde birçok aşamalardan geçer. Bunlar kısaca ; Hayvan deneyleridir ve plasebo ile karşılaştırılarak etkinlik araştırılır. Etkin olduğuna karar verilirse bu sefer bir sonraki aşamaya geçilir ki bu sefer denek insandır. Burada kullanılanlar ise genellikle yüklü paralar karşılığında insanlar üzerinde ilaç için dozaj tespitidir. Burası da laboratuar koşullarıdır. Yine plasebo ile karşılaştırma yapılır. Bu aşamadan sonra yani dozaj bulunduktan sonra biraz daha genişletilmiş sayıda hastalıklı insan üzerinde denemeler yapılır bunun için kullanılan klinik ortamıdır. Sınırlı sayıda kliniklerde yapılan araştırmalarda yan etkiler üzerinde araştırma yapılır. Bir sonraki aşamada ise daha geniş hastalık grubu alınır bu aşama genellikle (ama genellikle diye yazıyorum her zaman değil) 3. dünya ülkeleridir. Burada da yan etkiler vs. daha geniş hasta grubunda denenir. Bu aşamalardan sonra elde edilen bilgiler ışığında piyasaya sürülüp sürülmeyeceğine karar verilir. Bir ara zakkum ile kanser tedavisi yaptığını söyleyen Dr.Ziya’yı hatırlarsınız. Dr.Ziya nın ses getiren ve medyanın büyük sansasyon ile sunduğu program sonrasında Dr.Amerika’ya davet edilmiş ilacın kanserde etkileri tespit edilmiş ancak etkinliğinin çok iyi olmadığı görülmüştü. Ülkemizde ilaç firmalarının bir kısmının uyguladığı çalışmalar yukarıda yazdığım 3.dünya ülkeleri sınıfına giren son aşamadır. Eşim doktor ve eşime söylediğim bir şey var “yeni çıkan bir ilacı uygulama” Ben şu an konum itibariyle acil sistemde çalıştığımdan dolayı reçete de yazmıyorum o nedenle rahatım. Hatırlarsanız piyasadan kaldırılan bazı ilaçlar oldu. Yanlış hatırlamıyorsam vioxx ve mesulid bunlardan bir kısmı.. İzlediğim bir dizide yaşlı bir doktor inatla eski ilaçları kullanıyor ve yeni çıkan ilaçları kullanmıyordu. Ortamda bulunan genç bir doktor ise yeni çıkan ilaçları kullanmaması nedeni ile her fırsatta eleştiriyordu. Yaşlı doktorumuz bir gün genç doktoru alarak evine götürdü ve kızı ile tanıştırdı. Kızı tekerlekli sandalyede kol ve bacakları tam gelişememiş biriydi. Genç doktora dönerek “ben genç bir doktor iken idealisttim yenilikleri takip eder ve en uygun tedaviyi uygulardım. O günlerde Talidomid piyasaya yeni verilmiş ve hamilelerde görülen kusmalar için en etkili ve en güvenilir tedavi yöntemi olduğu söyleniyordu. Eşim de o günlerde hamileydi ve çok kusması oluyordu bende o gün için en etkili tedavi yöntemi olduğuna inandığım ilacı kullandım. Doğum yaptığında ise kızımın kol ve bacağı yoktu. O günlerde birçok doğum oldu ve birçok kolsuz bacaksız çocuk dünyaya geldi” Sonradan zaten belirtilen ilaç piyasadan kaldırılmıştı. İlaç incelemelerinden sonra başka bir konuya geçelim. Toplumda herkes leblebi gibi ilaç kullanıyor. İlaç yazmayan doktora “kötü” gözü ile bakılıyor. Ben zamanında ilaç yazarken 2 değişik ilaç yazdığımda genellikle tepki “2-3 tanede ağrı kesici veya vitamin yazın da dolsun” Kendime ilaç yazdırırken 1 en fazla 2 kalem ilaç yazdırırım. Reçetemi yazan doktor her seferinde şaşırır ve öneride bulunur “istersen bir tanede ağrı kesici yazayım” hayır diyerek karşı çıkarım. İlaç kullanırken bilmeniz gereken her ilacın vücutta belirli bir yarılanma ömrü var. Nasıl yani derseniz diyelim ki bir ilacın yarılanma ömrü 12 saat ve siz 500 mg aldınız ve diyelim ki bu ilacın tümü kana karıştı 12 saat sonrasında vücudunuzda 250 mg kalır 12 saat geçtikten sonra ise 125 mg’a iner. Bu nedenle kitabi bilgi yarılanma ömrü kadar sürede vereceğiniz ilaç için 3 dozluk uygulama ile uygun seviye yakalamış oluruz ve uygun vücut konsantrasyonu sağlandıktan sonra tedavi edici etkisi başlamış olur. Bir çok hasta ilacı kullanmaya başladığının ertesi günü bir başka doktora giderek bu bana yaramadı der. Doktorlardan bir kısmı ise bunu kullanarak “ben sana en etkili ilacı yazacağım” diyerek başka isimli ilacı başlar.Sonuçta konsantrasyon yeni yeni oluşacağından dolayı 2. doktorun yazdığı ilaç etki etmiş gibi gözükür… Yarılanma süresini biraz aşırıya kaçarak anlattık. Esas anlatmak istediğim her ne alırsanız alın yarılanma süresi sonsuza kadar devam eder. Vücutta biriken bu ilaç hiçbir zaman vücuttan tam olarak atılamaz ancak toxic dozda olmadığından dolayı tıbben “önemsiz” kabul edilir. Bilmeniz gereken aldığınız ilaç ömür boyunca vücudunuzda gittikçe azalan oranda kalacağıdır. İlaçların atılma yolları arasında vücutta metabolize yani işlenmesi, sindirim sistemi, boşaltım sistemi, solunum, ve deri bulunur. Bu nedenle bilmeniz gereken her türlü toxic madde , toxic madde dememin nedeni bu ilaç içinde geçerli başka toxic ürünler içinde geçerlidir tek atılma yolu deri yolu ile değildir. Antibiyotik kullanımına gelirsek… Yukarıda yazdığım gibi ilaç yazmayan doktora “kötü doktor” gözü ile bakılıyor. Grip olmuş bir kişi için yada soğuk algınlığı için önce hastalığı değerlendirmek istersek, Virüsler hastalık etkenidir. Virüsleri antibiyotik ile yok edemezsiniz çünkü antibiyotikler anti-mikrobiyal etkilidir. Antibiyotikler çoğunlukla bakteri gibi mikroplara etki eder. Basit bir bademcik durumunda klinik olarak eğer ateş 38.5 derece üzerine çıkmıyorsa bademciklerin üzerinde sıvı benzeri oluşumlar var ise bu çok yüksek bir olasılık viral kaynaklıdır. Eğer ateş 38.5 derece üzerinde ve bademcikler üzerinde iltihap görüyorsanız kulak arka tarafında ağrılı derialtı şişliklerde varsa bu büyük bir olasılıkla bakteriyeldir. Bu durumda yani bakteriyel tedavide uygulanması gereken boğaz kültürü almak beraberinde penisilin başlamak ve kültür antibiogram sonucuna göre uygun antibiyotik vermektir. Karşılaşılan hatalara gelirsek viral kaynaklı bir hastalıkta bu grip de olabilir basit soğuk algınlığı da kişinin sıvı alması dinlenmesidir. Ancak kişi doktora gittiğinde illaki antibiyotik yazmasını ister. Viral hastalıkta antibiyotik sadece sadece üzerine hastalığın üzerinde 2. bir bakteriyel enfeksiyon gelişmesidir. Her konuyu uzatarak yazıyorum ki daha kolay anlaşılsın. Antibiyotiğin aşırı kullanımı ne gibi zararlı sonuçlar doğurura gelirsek. Antibiyotik ile öldürdüğünüz bakterilerin bir kısmı dış ortama bir mesaj bırakır (burada bunların tıbbi isimlerini yazmıyorum) Bu mesajın içeriği “beni şu şekilde etki gösteren şu ilaç öldürdü” Bu mesajı alan başka bakteriler ise yapılarında değişime giderler ve bırakılan mesaja uygun şeklide direnç geliştirebilir. Bir kısmı ise kendi grubundan olmayan başka grup bakteriye direnç sistemlerini aktarır. Sonuç olarak bakterilere karşı direnç düzeyi yüksek bir grup bakteri karşımıza çıkar. Ama düşünün ki barsak sisteminizde delinme oldu ve bakterilerle mücadele etmeniz gerekiyor . Zamanında leblebi gibi antibiyotik kullanmışsınız…. Antibiyogramda karşınıza mikroplara karşı genel direnç çıkması hiçde uzak bir olasılık değil.Bu örneği genişletebilirim; Menenjit oldunuz kullanacak antibiyotik yok… İşte bu durumda dozajı yüksek tutmaktan başka seçeneğiniz yok. Türkiyedeki ilaç kalitesine gelirsek… Yukarıda yazdım ilaç geliştirilmesi aşamasında birçok basamaktan geçiliyor. Bunların maliyeti az değil.İlaç fabrikaları ise hammadde alımı aşamasında değişik ülkeleri seçiyorlar bunların arasında İsviçre gibi ülkeler yanında uzak doğu kökenli ülkelerde var. Eğer fabrika ilacın orijinal molekülünü almak isterse bu yapılan araştırmalar nedeni ile genellikle pahalıya mal oluyor. Uzak doğuda satılan hammaddeler için daha ucuz fakat dezavantajı ise içindeki etkin maddenin miktarı oluyor bu her zaman eşit olmuyor. Bu nedenle uzak doğudan alınan hammadde ile üretilen ilaç için etkinlik genellikle (her zaman değil) orijinal molekül ile aynı olmuyor. Bu yazdığım miktar düşükte olabilir yüksekte olabilir. Yüksek olan hammadde için daha iyi diye düşünmeyin çünkü yukarıda yazdım toksik doz tayini vs. için birçok deney yapılıyor… Bu kadar hammadde için yazılanlardan sonra , reçete yazdığım ve hastaları takip ettiğim dönemde genelde karşıma çıkan tablo; orijinal molekülün daha etkili olduğu yönünde idi. Fakat Ankara’daki bir üniversitede farmakoloji anabilim dalında çalışan bir tanıdığım (yukarıdaki hammadde için yazdıklarım da onun söyledikleri) yaptıkları araştırmalar sonucunda orijinal molekül yanında aynı ürünü sunan diğer firmalar arasında vücut dozajı açısından fazla bir fark bulamadıklarını söylemişti. Aynı ürünü üreten firmaların dozajları için farklılıklar olduğunu da aynı gün söylemişti. Gingo biloba ya gelirsek uzun süredir ilaç yazmadığım halde bildiklerim… Piyasada gingobil olarak abdiibrahim’in çıkarttığı preparat var… Yapılan araştırmalarda bu ilaç için etkinlik fazla gösterilememiş. Son dönemde sağlık bakanlığı da çalışmalarda etkinlik olmadığından dolayı bu preparatı ödemeden çıkarttı. İlacı alamayanlarda ise benim gördüğüm hastaların mental fonksiyonunda azalma var. Çalışmalara mı yoksa benim gördüğüm vakalara göre hareket edersiniz bilmem. Serbest radikalleri yok edebilen maddeler arasında şu an için aklıma gelen başka önerilerim de olabilir; VitE, VitC, selenyum, VitA, Pantotenik asit vücudumuzda serbest radikaller ile uğraşıyor. Umarım faydam dokunur… KAYNAK http://www.hisse.net/forum/showthread.php?t=13569&s=60eab7708dd166987a5c6cc07657644a |
|
ÇareSiZseniz ! Çare SiZsiniz !!
|
|
bir hayalim var
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 14-Ekim-2013 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 231 |
Gönderim Zamanı: 16-Şubat-2015 Saat 23:53 |
---- Antibiyotik Nedir ? ----
Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından çok büyük öneme sahip ilaçlardır. Kelime anlamı ile “antibiyotik” terimi, “hayata karşı” demektir. Bu kimyasal maddeler, bakterilerin çoğalmasını önlemekte ve bazen de bakterileri öldürmektedir. - Tek Bakteri Türüne Karşı Etkili Antibiyotikler Bazı antibiyotikler, sadece kısıtlı sayıda farklı bakteri türü ile savaşabilecek şekilde geliştirilmiştir. Bunlara “dar spektrumlu antibiyotikler” denir. Doktorunuz, tam olarak hangi tür bakterinin sizin hastalığınıza neden olduğunu bildiği durumlarda bu tür antibiyotikleri reçeteler. Bu antibiyotikler, diğer yararlı veya zararsız bakterilere saldırmadıkları için, tedavilerde kullanılmak üzere en uygun antibiyotiklerdir. - Birçok Bakteri Türüne Karşı Etkili Antibiyotikler Diğer antibiyotiklerin geniş spektrumlu etkileri vardır. Pek çok bakteri türüne etki ederler ve bu nedenle “geniş spektrumlu antibiyotikler” olarak adlandırılırlar. Doktorunuzun hastalığınıza neden olan bakteri türünü tam olarak saptayamaması veya pek çok farklı türde patojenin bir arada bulunması gibi bazı durumlarda bu antibiyotiklerin kullanılması gereklidir. Bu antibiyotiklerin sakıncası, yararlı veya zararsız bakterileri de öldürme eğiliminde olmalarıdır ---- Akılcı Antibiyotik Kullanımı ---- Enfeksiyon hastalıkları, halk sağlığı açısından önemli ve uygun antimikrobik tedaviyle başarının sağlandığı bir alandır. Bununla birlikte gerek toplumda gerekse hastanede kazanılan enfeksiyon hastalıkları akılcı olmayan antimikrobiyal tedavilerin kullanılması sonucu tedavi edilememekte ve belki de hasta kaybedilmektedir. Uygun antimikrobiyal tedavi; sağ kalım, komplikasyon ve kronikleşmenin önlenmesi, hastalık şiddet ve süresinin kısaltılması açısından önemlidir. Hekimlerin elektronik ortamda reçeteleme davranışlarının analiz edilmesine imkan sağlayan “Reçete Bilgi Sitemi (RBS)”nden yararlanılarak, birinci basamakta 2011 yılında düzenlenmiş reçeteler değerlendirildiğinde; toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla 55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluştuğu tespit edilmiştir. Düzenlenmiş reçetelerin maliyet analizleri yapıldığında ise genel maliyetin % 14,14’ünü antibiyotikler oluşturmaktadır. Bu durum ülkemizdeki ilaç tüketiminde önemli bir yeri olan antibiyotiklerin akılcı kullanımının önemini göstermektedir. İdeal antibiyotik kullanımı için; doğru tanı sonrası doğru antibiyotik; en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle verilmelidir. Doğru antibiyotik kullanımı için, mikrobiyolojik olarak kanıtlanmış bakteriyel bir enfeksiyonun varlığı mutlaka sorgulanmalıdır. Tanı açısından gerekli değerlendirme yapılmadan ve enfeksiyon olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış olması, antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olması, doz aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler uygun kullanılmamış olur. Etkinliği bilinen bir antibiyotik yerine maliyeti daha yüksek ve yeni olan bir antibiyotiğin seçilmesi, gerekli olmadığı halde aynı anda birden fazla antibiyotiğin kullanılması, kültür sonucuna uygun olmayan antibiyotik kullanımı da antibiyotiğin uygunsuz kullanımına örneklerdir. Birinci basamak tedavi hizmetlerinde tüm antibiyotik reçetelerinin çoğunlukla solunum yolu enfeksiyonları için düzenlendiğini gösterilmiştir. Birçok solunum yolu enfeksiyonu vakasında antibiyotiklerin gerekli olmadığına ve hastanın bağışıklık sisteminin basit enfeksiyonlarla mücadele edebilecek yeterlilikte olduğuna ilişkin kanıtlar mevcuttur. Sadece bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkili olan antibiyotikler; yaygın olarak yanlış kullanımın gözlendiği soğuk algınlığı veya grip gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar için çözüm değildirler ve virüsün diğer insanlara bulaşmasını önlemezler. Antibiyotik kullanımı gerektirmeyen durumlarda, enfeksiyon taşıyan hastalardan diğer kişilere bulaşmasını önlemek amacıyla enfeksiyon kontrol tedbirlerinin alınması yeterlidir. Antibiyotiklerin yanlış nedenlerle veya doğru olmayan biçimde kullanılması, bakterilerin sonraki tedavilere karşı direnç göstermesine neden olabilir. Antimikrobiyal direnç, bu mikroorganizmanın neden olduğu enfeksiyonu tedavi etmek veya önlemek amacıyla antimikrobiyal ajanın etkisinin azalmasına veya yok olmasına neden olur. Bakteriler için antibiyotik direnci, bakterilerin herhangi bir antibiyotiğin varlığına rağmen üreyebilmesi ve enfeksiyon yapabilmesidir. Bunun sonucunda ise, daha sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda işe yaramazlar. Bu yalnızca antibiyotiği uygun olmayan biçimde kullanan kişi açısından değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike oluşturmaktadır. Antibiyotik direnci tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Antibiyotik-dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar, hastalığın ve ölüm oranlarının artması ve hastanede geçirilen sürenin uzaması ile sonuçlanmakta ayrıca tedavi maliyetlerinde de artışa neden olmaktadır. Antibiyotik kullanımı, insanlardaki normal bakteriyel floranın değişmesine bu da çoğu kez antibiyotik dirençli bakterilerin ortaya çıkmasına ve ishal gibi yan etkilerin görülmesine neden olabilmektedir. Unutmayalım ki antibiyotikler; ateş düşürmez, ağrı dindirmez, virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemez. Yaygın ve yanlış kullanıldığında ise hızla direnç gelişen antibiyotik, esas etki beklediğimiz bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde de etkisiz hale gelir. Hekim reçete etmedikçe antibiyotik kullanılmamalıdır. Hastaların, daha önceki bir hastalığında kullandığı antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalansa bile hekime danışmadan kullanmaması gerektiği konusunda bilinçli olması gerekmektedir. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığını unutulmamalıdır. Hekim önerisi sonrası reçete ile alınan antibiyotiğe, enfeksiyonu en etkili biçimde tedavi etmek ve direncin ortaya çıkma riskini azaltmak için antibiyotikler doğru dozda, doğru şekilde ve reçeteye uygun zaman aralıklarında alınarak uygun biçimde kullanılmalıdır. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Aksi taktirde faydadan çok zarar getirecektir. Artmış veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine her zaman tıbbi reçeteli antibiyotikler kullanılmalıdır. Bakteriyel enfeksiyonlara karşı en önemli silahımız olan antibiyotiklere direnç gelişimini önlemek için antibiyotikleri doğru kullanma konusunda toplum olarak farkındalığımızı artırmamız gerekmektedir ---- Bunları biliyor musunuz ? ---- Antibiyotiklerin, bazı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bakterileri öldüren ve/veya üremesini durduran ilaçlar olduğunu; Virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemediğini, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda antibiyotiğin yerinin olmadığını, iyi bir bağışıklık sisteminin bu tür hastalıkları yenebileceğini; Antibiyotiğin ateşi düşürmediğini, ağrıyı dindirmediğini;Her antibiyotiğin her hastalıkta kullanılamayacağını; Antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olmasının yanı sıra doz aralıklarının uygunsuz olmasının da antibiyotik direncine yol açtığını; Antibiyotiğe duyarlı bakterilerin antibiyotiğe maruz kaldıklarında öldükleri halde, dirençli bakterilerin büyümeye ve çoğalmaya devam edebildiğini, bu dirençli bakterilerin toplumda hızla yayılarak diğer insanlarda enfeksiyonlara neden olabildiğini; Uygunsuz antibiyotik kullanımının, antibiyotiklere karşı direnci artırdığını ve antibiyotik kullanımı gerektiğinde yetersiz kalındığını; Artan antibiyotik direncinin günümüzde ve gelecekte antibiyotiklerin etkinliğini tehdit ettiğini; Etkili antibiyotikler olmadan yoğun bakım, organ nakli, kanser kemoterapisi, yeni doğan bebeklerin bakımı veya kalça ya da diz protezi ameliyatı gibi yaygın cerrahi işlemlerin uygulanmasının mümkün olamayacağını; Ülkemizde antibiyotiklerin, en çok kullanılan ilaçlar içerisinde olduğunu ve ne yazık ki bunların önemli bir kısmının gereksiz ya da yanlış kullanıldığını; Bugün dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının dünyada ve ülkemizde insanlığı tehdit eden ciddi bir sorun haline geldiğini; Bazı ülkelerde doğru antibiyotik tedavisinden yoksun olan insanların hayatlarını kaybettiğini ve uygunsuz kullanımdan kaynaklı antibiyotik direncinin her kıtada endişe yaratmaya devam ettiğini; Antimikrobiyal direncin yüksek olduğu ülkelere seyahatte bulunan yolcuların, dirençli bakteriler tarafından kolonize ve enfekte olmuş olmuş şekilde geri dönerek ülkelerine bunu yaydığını; Eğer antibiyotik kullanımı kontrol altına alınamazsa kolaylıkla tedavi edilebilecek bir enfeksiyon hastalığının bile, direnç nedeniyle ölümcül olabileceğini, insanlığın antibiyotik öncesi çağa geri dönmek durumu ile karşı karşıya kalacağını; Dünya SAğlık Örgütü’nün, toplumları büyük tehlikelerin beklediği konusunda uyardığını ve antibiyotik direncinin artık küresel bir tehdit oluşturduğunu ilan ettiğini; Etkinliği bilinen bir antibiyotik yerine, yeni olan ve etkinliği iyi bilinmeyen bir antibiyotiğin seçilmesinin, aynı etkinlikte daha ucuz antibiyotik varken pahalı antibiyotiğin seçilmesinin, gerekli olmadığı halde birden fazla antibiyotiğin kullanılmasının da uygunsuz antibiyotik kullanımı olduğunu; Uygunsuz antibiyotik kullanımının önemli sonucu olarak; dirençli mikroorganizmaların vücut florasına hakim olacağını ve buna bağlı enfeksiyon seyrinde, hastanede kalış süresinde ve hastalığa bağlı ölüm oranlarında artış olacağını; Antibiyotik kullanımıyla ishal gibi yan etkilerin görülebileceğini; Hekim önerisi ve eczacı danışmanlığı olmadan kullanılan antibiyotiklerin, sonu ölümlere varabilecek ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini; Birine iyi gelen antibiyotiğin başkasına zarar verebileceğini;Kişinin daha önceki bir hastalıkta kullandığı antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalansa bile etkili olamayabileceğini; Gereksiz kullanılan her ilaç gibi gereksiz antibiyotik kullanımıyla da istenmeyen yan etkilerin görülebileceğini; Önemli bir halk sağlığı sorunu olan, uygunsuz antibiyotik kullanımının diğer zararlarının yanı sıra ekonomik ve sosyal maliyetin artışına neden olduğunu;2011 yılında Türkiye’de “İlaç Takip Sistemi (ITS)’nden alınan verilere göre eczanelerden satışı yapılan toplam 1.277.367.512 kutu ilacın %16,11 sının Sistemik Antienfektif ilaçlardan oluştuğunu; Hekimlerinin reçetelerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve kendilerine geri bildirim verilebilmesine imkan veren “Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlemiş oldukları 129.953.746 reçetenin %34,94’ünün antibiyotik içerdiğini;“Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlenmiş olduğu reçeteler değerlendirildiğinde; toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla 55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluştuğunu; ---- Ne Zaman Kullanılmalıdır? ---- Akılcı Antibiyotik Kullanımı Antibiyotiklerin akılcı kullanımı, öncelikle gereksiz antibiyotik kullanımını en aza indirmeyi ve genel olarak her alanda (insanlarda, veteriner hekimlikte, tarım, hayvancılık, tekstil vb. sektörlerde) antibiyotik kullanımını azaltmayı ve bu sayede doğada bulunan antibiyotik miktarını kontrol altına almayı gerektirmektedir. Bunlar arasında, antibiyotiklerin insanlarda tedavi amacıyla uygulanmasının akılcı olarak gerçekleştirilmesi kısa vadede, diğer antibiyotik kullanımlarının kontrol altına alınmasından daha büyük bir etki ortaya çıkartabilmesi açısından özellikle önemlidir. Akılcı antibiyotik uygulaması, antibiyotik tedavisinin gerektiği durumlarda hastanın bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak doğru antibiyotiğin uygun dozda ve doğru uygulama yoluyla, uygun tedavi süresi boyunca gerçekleştirilmesini gerektirir. Burada dikkat edilmesi gereken ilk husus, antibiyotik kullanımının gerekliliğinin doğru değerlendirilmesi ve hastaların bu konuda bilgilendirilmesidir. Bir hasta için planlanan ilaç tedavisinin akılcı olması için, ilacın etkililiğinin, güvenliliğinin, maliyetinin ve hastanın klinik durumuyla (yaş, allerji hikayesi, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, gebelik gibi özel durumlar, diğer hastalıklar, yaşam tarzı, kullandığı ilaçlar vb. gibi) uygunluğunun değerlendirilmesi, planlanan tedavinin hastaya etkili olarak anlatıması ve hastanın tedaviye uyumunun izlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, akılcı ilaç uygulaması sadece “doğru” reçete yazmayı değil, doğru muayene ve tetkiklerin yapılarak doğru tanıyı koymayı, hastayla etkili bir iletişim kurmayı, diğer sağlık çalışanlarıyla işbirliğinde bulunabilmeyi ve hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin izlenebilmesini gerektirmektedir. Akılcı antibiyotik uygulaması yukarıda bahsedilen akılcı ilaç uygulamasının genel gerekliliklerinin hepsini gerektirmenin yanında, reçetelenen antibiyotiğin antibiyotik direnci açısından ayrıca değerlendirilmesini gerektirmektedir. Piyasaya yeni sürülmüş ve dirençli enfeksiyonların tedavisi için saklanması gereken ilaçların gelişigüzel kullanılmasından kaçınılması, buna bir örnek olabilir. Dirençli bakterilerin seçilmesini engellemek amacıyla genel bir prensip olarak hastanın enfeksiyon hastalığının tedavisi, akılcı ilaç seçimi için gerekli kriterleri sağlayan ilaçlar arasında etki spektrumu daha dar ve daha uzun zamandır kullanılmakta olan ilaç (öncelikle monoterapi) olarak planlanmalıdır. Bununla birlikte enfeksiyon etkenin bilinmediği ve tedavinin bir an önce ampirik olarak planlanması gereken durumlarda geniş spektrumlu bir ajan tercih edilir. Benzer şekilde bazı durumlarda antibiyotik direnci gelişimini engellemek için kombine antibiyotik tedavisinin uygulanması gerekir. Bu kararların akılcı olarak verilebilmesi için hekimlerin ulusal ve uluslarası kurumlarca hazırlanan tedavi kılavuzlarını düzenli olarak takip etmeleri ve bu kılavuzlarla uyumlu reçeteleme davranışı göstermeleri gerekmektedir. Antibiyotikler Ne Zaman Kullanılmalıdır? Enfeksiyon hastalıkları bakteriler, virüsler, funguslar ve parazitler gibi çeşitli mikroorganizmaların neden olduğu hastalıklara verilen isimdir. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisi, diğer tüm hastalıkların tedavileri için de geçerli olmak üzere, ilaçlı ve ilaçsız tedavi olarak ikiye ayrılabilir. İlaçsız tedaviler ilaçlı tedaviye ek olarak uygulanabileceği gibi, tek başına da uygulanabilir. Enfeksiyon hastalıklarında ilaçsız tedavi uygulamalarının ana fikri vücudun enfeksiyon hastalıklarına neden olan patojen mikroorganizmalara verdiği cevabın daha etkili olmasının sağlanması ve patojen mikroorganizmaların vücutta yaşaması, çoğalması ve farklı insanlara bulaşarak yayılmasına kolaylık sağlayan faktörlerin ortadan kaldırlmasıdır. Bu sayede enfeksiyonların tedavisi vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından sağlanabileceği gibi, antimikrobiyallerin etkileri de artırılabilir. Enfeksiyon hastalıklarının ilaçlı tedavisi enfeksiyona neden olan mikroorganizmaya göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, toplumda yaygın olarak kullanılan antibiyotik ilaçlar sadece bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde etkilidir. Dolayısıyla, bir hastalığın tedavisinde antibiyotiklerin kullanılması için, klinik olarak ve/veya laboratuvar testlerine dayanarak bakteriyel enfeksiyon tanısının konması gerekmektedir. Toplum genelinde antibiyotik kullanımının en sık nedenlerinden birisi olan üst solunu yolları enfeksiyonlarının büyük bir kısmı viral enfeksiyonlara bağlıdır. Bu hastalıklar genellikle kendi kendini sınırlayan ve doktorun tavsiye ettiği ilaçsız tedaviye hastanın uyunç göstermesi durumunda herhangi bir komplikasyona neden olmaksızın 7-10 süre içinde tam iyileşme sağlanan bir klinik tabloya neden olurlar. Virüslerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisi için antibiyotik kullanımı hastalığın iyileşme sürecini hızlandırmayacağı gibi hastada antibiyotiklere dirençli bakterilerin seçilmesine ve daha sonra bu bakterilerin, hastada veya hastayla temas eden başka insanlarda antibiyotiğe dirençli bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının gelişmesine yol açmasına, neden olabilir. Viral enfeksiyonların neden olduğu hastalık tablosu klinik olarak bakteriyel enfeksiyon hastalıklarına büyük ölçüde benzerlik gösterdiği için bu tanının sadece hekim tarafından konulması önemlidir. Hekimlerin de bakteriyel enfeksiyon tanısı koyarken ulusal ve uluslarası tanı ve tedavi rehberlerine uyum göstermeleri gerekmektedir. Hastalık etkenin bakteriler olduğuna karar verilmesi durumunda da, ilaçlı tedavinin tek tedavi olmadığı göz önünde bulundurulmalı ve ilaçsız tedaviye gereken özen gösterilmelidir. Bazı bakteriyel enfeksiyonların da kendilerine sınırlayan hastalık tablolarına neden olduğu ve dikkatli izlem ve değerlendirmeyle sadece ilaçsız tedaviyle tedavi edilebilecekleri unutulmamalıdır. Hastaya antibiyotik tedavisi reçetelenmesi durumunda, bu tedavinin uygun ve yeterli olması, hastanın tedaviyi anladığından emin olunması, hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir ---- Peki ya şimdi ? ---- Antibiyotik kullanımı için kanıtlanmış bir enfeksiyon varlığı sorgulanmalıdır. Hekim reçete etmedikçe asla antibiyotik kullanılmamalıdır. Antibiyotikleri ne zaman ve nasıl kullanılacağı hakkında daima hekim tavsiyeleri uygulanmalıdır. İlaçlar doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca kullanılmalıdır. İlacın doğru zamanda alınmasını hatırlatıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Aksi halde antibiyotik direnci gelişebilir. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığını unutulmamalıdır. Nezle ve grip için hastalığın ilerlememesi, enfeksiyon etkeninin topluma yayılmaması için yatak istirahati, izolasyon, C vitamininden zengin beslenmek ve bol sıvı alımı yeterli olabilir. Eğer kişinin hastalığı 10 günden fazla sürüyorsa, ateşi düşmüyorsa, komplikasyon geliştiyse doktor kontrolünden geçmesi gerekir ve tedavi tekrar düzenlenmelidir. Kişiler arası nezle-grip gibi hastalıkların geçişini önlemek için hijyenik önlemler alınmalıdır. Bir mendile hapşırdıktan veya öksürdükten sonra o mendil atılmalı, diğer nesnelerle ve insanlarla temas etmeden önce eller yıkanmalıdır. Bilgi dağıtın, enfeksiyon değil! Kişi kullandığı antibiyotikten yarar görmüyorsa hekim haberdar edilmelidir. Komşusuna iyi gelen ilacın kişinin kendisine zarar verebileceği unutulmamalıdır. Başkasının antibiyotiği kullanılmamalıdır. Daha önceki bir hastalıkta kullanılan antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalanılsa bile hekime danışmadan kullanılmaması gerekir. İlaçların hastane ve eczane ortamından çıktıktan sonra uygun olmayan saklama koşullarında etkinliğinin azalabildiği, hatta zararlı etkilerinin ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır. Gebelik, emzirme durumu, kronik hastalıkların varlığı ve başka ilaçların kullanımı hekime bildirilerek uygun antibiyotiğin seçilmesi sağlanmalıdır. Artan veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine her zaman hekimin reçete ettiği antibiyotikler kullanılmalıdır. Hekim gerekli görmedikçe, hekimlere antibiyotik yazılması konusunda ısrarcı olunmamalıdır. ---- Antibiyotikleri Doğru Kullanın ---- Antibiyotikleri doktorunuz önerdiğinde, eczacınıza danışarak kullanın. Doktorunuz antibiyotik reçetelediğinde, tedavi talimatlarını dikkatli bir şekilde takip etmelisiniz. Sadece bu şekilde bütün bakterilerin yok edildiğine emin olabilir ve bakteriyel direnç gelişiminin önüne geçebilirsiniz. Temel Kurallar: 1. Doz ve zaman talimatlarına uyun Hiçbir zaman ilacınızı almanız gereken zamanı atlamayın ve reçetelenen doza sadık kalın. 2. Tedaviyi yarıda kesmeyin Tedaviye başladıktan birkaç gün sonra kendinizi daha iyi hissetseniz bile tedavi sürecinin tamamını devam ettirin. Bakterilerin tamamen yok edilmesi ancak bu şekilde mümkündür. 3. Arta kalan ilacı saklamayın Asla antibiyotiklerden kalanları kullanmayın KAYNAK http://www.akilciilac.gov.tr/?lang=tr_TR |
|
ÇareSiZseniz ! Çare SiZsiniz !!
|
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Açık Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
Buradaki yazılar, fikir, görüş ve tavsiyeler muayene ve tedavi yerine geçmez. Fikir vermek içindir.
Bu forumda yazılanlardan bir kısmı isim ve kimlik bilgileri silinerek tıbbi istatistik veya eğitim amacı ile kullanılabilir, üçüncü parti yazılarda veya internet ortamında (isimsiz olarak) yayınlanabilir.
İletişim için Tıklayınız.
Agiz
kokusu hakkında herşey
Ağız kokusu
tedavisi hakkında
|
|